19 Haziran 2009 Cuma

Toprak Ana

Şu günlerde Rammstein'dan başka birşey girmese de kulağıma, arayı soğuttuğum Tiamat belirdi hatıralarımın önünde aniden.

'9o ortalarına gelinmeden, adı Rock Kazanı olan saman kağıdına basılı, az renkli, bol içerikli bir dergi vardı. O zamanlar o dergide okuduğumuz yazılar bize zengin gelirdi. Cahildik, bilgisizdik ve müzik hissiyatımız o kadar gelişmemişti henüz fakat öğrenme çabası içindeydik. Biz diyorum çünkü ufak bir metalci tayfaydık. O zamanlar metalci olmak güzeldi, rockçı-metalci etiketlerini seviyordum üstüne üstlük.

Neyse. İlerleyen yıllarda Non Serviam dergisiyle tanıştık. Daha bir dolu içerik, kaliteli baskı formatında, posterli filan bildiğimiz standartlara uygun bir dergiydi. Tiamat'la da tanışmam aynı yıllara denk düşer yanılmıyorsam. Wildhoney albümünün heryerde bolca reklamı çıkıyordu. Century Media adlı plak şirketi, bir sürü grubu pompalıyordu o yıllarda. Mainstream grupların promosyonunda Türkiye'de de bu tür dergilerle çok başarılıydılar.

Tiamat'la tanışmam da bu dergilerden biri aracılığıyla olmuş olsa gerek. Önce TV kanallarının birinde Gaia'nın klibine rastladığımı hatırlıyorum. Çok yavan bir müzik ve soyut bir görsellik olarak algılamıştım ilk izlenimlerimde. Albümü edindiğimde, kendimi dünya ve paralel evrenin ortasında bir yerde bulmuştum.

Fakat o his öylesine güçlü ki, dinleyeni dünyadan koparmıyor tam tersine seni oraya bağlıyor ancak, etrafımızda da neler olup bittiğini görme imkanına ulaşıyorsun.



http://www.youtube.com/watch?v=B9n8fAKLOFs

Dipnot: Dergilerden bahsetmeye başladığımda İstanbul'da halen sakladığım dergi, fanzin, bilumum mecmualarlar ilgili derin bir yazı dizisi yapılabilir. İstanbul'a ulaşır ulaşmaz yapacağım ilk iş. favit'te oku

18 Haziran 2009 Perşembe

Old Testament mi, New Testament mi?



Hristiyanlık olarak bildiğimiz dinin kitap üzerindeki temeli Yeni Ahit'e dayanır. Yeni Ahit, İsa'nın eskisinde eksikler görüp ilaveler yapması yoluyla ortaya çıkan kitaptır. İlaveler, cepten de çıkmış olabilir vahiyle de ışınlanmış olabilir.

Asıl mesele, İncil'i elinize aldığınızda iki kitaptan oluşan bir ürün görüyorsunuz. Şimdi, Museviler Tevrat bizimdir bizim kalacak diyor. Diğer taraftan Hz. İsa, Eski Ahit'i de Hristiyanlar'ın muhafazası altına yerleştirmiştir. Bana sorsanız ne yenisi ne de eskisini seçerim.

Fakat, The Testament deyince eski hallerini bir hatırlarım ki o adamlarla birlikte mainstream thrash dinlemeye başlamıştım.

Yeni halleri olduğunu duydum. Konserler vermeye başlamışlar. Bu tür durumlar bende paranoya uyandırır. Hep bir şüpheyle yaklaşırım eskiden iyi birşeyler ortaya çıkarmış ve fakat daha sonradan da köşesine çekilmiş, sakin bir hayatı tercih etmiş amcaların aniden "biz geldiiik!!!" edasıyla Amerikanvari doğum günü sürprizi şeklinde ortaya çıkmalarına.

O yüzden The old Testament'a sadık kalıp The Ritual albümünden Return to Serenity gibi acı-tatlımsı parça o eski ruhu korumaya yarar.

favit'te oku

4 Haziran 2009 Perşembe

Güneşin gölgesinde

Sana da oldu mu hiç?

Yaz ortasında güneşin altında üşürsün. Fakat öyle basit bir üşüme değildir seni kaplayan. Gün ışığı fazla ağır gelir. Gözlerini yakar.

Uyanmak istemezsin. Oysa, beynine nüfüz etmeye çalışan güneş ışınları, içindeki kara noktaları tek tek yok etmeye taliptir.

Yüreğin Melkor iken, içindeki karşı herşeye karşı koyma arzusu seni Morgoth'a çoktan dönüştürmüştür bile.

Karanlık daha tatlıdır. Daha fazla ıstırap demektir belki de. Fakat kendini de karanlıkta en iyi keşfedersin.

Endişeye mahal yok. Tamamen bir ruh sıkılması durumu ve Summoning'in hissettirdikleri üzerine yazdım bunları.

Summoning - Like some snow-white marble eyes



http://www.youtube.com/watch?v=jz5j-FV4sg8 favit'te oku

3 Haziran 2009 Çarşamba

Heil ahbap, meine Führer!


Her ne kadar da poptu, hiphoptu, hippoptu, çalgaydı (bulgar pop-folk), türk pop, türkRraktan hazzetmesem de şu aşağıda gördüğünüz çalışma beni baya bi eğlendirdi.

Führer'i ressam bilirdik, meğersem yaşasaymış belki de sorunsuz halde renklilerle de anlaşacaktı :p ufak çapta bir teori sadece. Anlamlı mı, hayır değil!



Nereden buldum bunu diye merak edenlere hemen kaynağın urelesini de vereyim :))

Al!
favit'te oku

1 Haziran 2009 Pazartesi

Koka kola, wunderbar und ich hab' keine lust!

Genelde bir grubu uzun süre dinler. İlk başlarda çok eğlenirim. İlerleyen dönemlerde farklı açılar yakalamaya, keşfetmeye başlarım.

Fakat mutlaka bir an gelir, tamam yeter artık, değişik birşeyler dinlesem fena etmem kıvamına gelirim.

Fakat Rammstein adında bir istisna var. Tüm albümgrafiyi dinler dinler başa alırım. Sonra baktım gına gelmeye mi başlıyor bu sefer de videolarını, canlı performanslarını, konser şovlarını izlemeye koyulurum.

Bugünün de böyle bir yönü oldu. En son belki de 1 sene önce izlediğim Keine Lust klibini hatırladım. Sağolsunlar, aşinası olduğum deylimoşında buldum hemen.

Klipte kullanılar kostümdü, makyajdı oralara değinebilecek teknik altyapıya sahip olmadığımdan gördüğüm kadarına gireceğim. Şimdi parçamız hüzünlü mü, popşovlarda dendiği gibi hareketli mi yoksa, cıvıl cıvıl kıpır kıpır mı kim ayırt eder!? Seda Sayan'a sorsak bu ne be, ablam bu müzikler cehenneme boylar bizi dercesine bir feryat basar ve hemen bir sonraki nikahlısına koşar. Korkudan da olabilir az(g)ınlık olmaktan da.

Müslüm baba der ki, bence; Yahu, karrdeşim bunlar da gerekli. Gençler uğraşmış, bir sanatt esserri orrtaya koymuş, saygı duymak gerek.

Bunların hepsi çok yerinde ve gerekli yorumlar olur tabi de ben yine de onların yorumlarını pişmiş aşa katmadan diyeyim ki bu denli bir yaratıcılık, söyleyeceğini dolambaçlı yollardan (hem de Almanca olarak) söyleyen ve güncelliğini kaybetmeyen bir müzikal ziyafetten öte sanatsal bir şova çeviren başka kim vardır?

Daha önce şurada Stripped yorumuna çektikleri klibi savunurken arkasındaki görsel öğeleri bir araya getirirken ortaya çıkardıkları estetikten bahsetmeyi unuttuysam eğer şimdi bu bahaneyle bahsetmiş olayım.

Çok zaman Rammstein şovları ve şarkıları müstehcen bulunur, Batı taklitçisi toplumun yenik düştüğü çürümüşlüğün bir parçası olarak da görülebilir muhafazakarlar tarafından. Ancak, Rammstein'ın kullandığı hiciv örneklerine bakarak gönül rahatlığıyla kendilerinin de azımsanmayacak derecede muhafazakar (olumlu yönde), daha çok batı kültürü diye tabir edilen oluşumun tükenişini kutladıklarını hissediyorum.

Bu daha çok, basacak olan yeni değerler dünyası sistemine yapılan bir ön hazırlık olarak da görülebilir. Kısacası, hepimizin Amerika'da yaşadığı bir dünya yavaştan etkisini daha farklı ve daha gerçekçi yarınlara bırakmakta. Amerika bile aslında Amerika'da yaşamıyor artık...!!!!


favit'te oku