20 Ekim 2009 Salı

Romalı perişan


Benim neredeyse hiç karşılaşmadığım bir gruptan bahsetmek istiyorum.

Deneysel müziğin üç aşağı beş yukarı ne olduğunu hemen hemen herkes bilir. Ancak bu bahsedeceğim Lüksemburg'lu neo-fedailer bambaşka.

Öncelikle, Rome'un karanlık ve kasvetli bir havası olduğundan bahsedip uyarayım. Sonradan, bu Besimi övüp övüp duruyor, depresyonlardan depresyon beğeniyoruz şeklinde durumlar çıkmasın :)

Ambiyans havasının koyusunu hayal et sevgili kardeşim, bacım sen de düşün böyle arkafondan hafiften şanson ezgileri geliyor, bakkal amca da böyle en folk'undan bir saz dinletisi açmış olsun. Bunun üzerine, üniversite üçüncü sınıf öğrencimiz dışardan son derece yıkıcı, apokaliptik şiirler yazıyor olsun, ancak yazdığı mısraların ötesinde bir umut ışığı olsun. O umut ışığının sönmemesine ufaktan da olsa kemanıyla yardımcı olan bir de konservatuar öğrencisi olsun.
Bu türde bir harman düşünebilen varsa beri gelsin!

İşte neo-folk, post-industrial gibi kalıplara sığdırılan Rome buna benzer bir karmayla karşımıza çıkıyor. Grup, tek kişilik bir Jerome Reuter projesi iken arkadaşı Patrick Damiani'nin katılımıyla yaratıcılıklarına daha da bir güç katıyor.

Yazının başında bahsettiğim karamsarlık ve hüzün temasının ötesinde, umut ışığı gören bir silüet var. Jerome Reuter'in yazıp söylediği şarkıların şiirselliği, tonu ve mesajı tamamen insanlığın halihazırda bulunduğu çöküş ve içten içe kendini yoketme haline birer gönderme.

Basit bir yerginin ötesinde, insanlığın kendini aşmaktan ve bir kereye mahsus ancak tamamen gelecek nesillerin iyiliği adına yapılacak gönüllü ve kontrollü bir yokoluş sunuyor. Fazladan doğruculuk var aslında Rome'da.

Bırak evreni, kendisini bile tanımaktan çekinen bu insanoğluna Jerome Reuter'in teklifi, gel hep beraber, eksiğiyle fazlasıyla hepimiz küllerimizden yeni bir "biz" oluşturmak için kendimizi feda edelim. Biraz ekstrem, biraz kamikaze vari istek ve idealler gibi gelse de kulağa, tamamen insanca ve içten duygulardan oluştuğundan, Rome'un ruhundan şüphe etmek kendi adıma oldukça güç.

Daha önceki iki albümden oluşan iki edit parçanın yer aldığı "To Die Among Strangers" albümünü merak edenlere kesinlikle tavsiye ederim. Özellikle de "Wir Götter Der Stadt" parçasının insanın dimağında bıraktığı o kıyamet sonrası sessizlik ve düzensizliğin rahatlık ve özgüvenle birçok şeyi değiştirmek istiyor insan şu dünyada...




Rome böyle.

Sağlma fikir, sağlam müzikte bulunur! favit'te oku

Hiç yorum yok: