25 Eylül 2008 Perşembe

Kölen olurrrum aaabi

Enslaved - Vertebrae

Yeni Enslaved albümü... Sevinin gayrı...! :)

Enslaved yeni albümlerinin adını "Vertebrae" olarak açıkladı. Albümün Avrupa'da yayınlanma tarihi 29 Eylül olarak bildirilirken, Amerika'da 28 Ekim olarak ilan edildi.

Enslaved'in bu hareketi Avrupalı dinleyicilerini mutlak suretle sevindirmiştir. Ne de olsa Avrupalı dinleyici öncelikli olmalı (Amerikalı'lar kızmasın, zira dünyanın diğer ucundalar :P) Böylesine bir müzik devinin aktif şekilde ve periyodik olarak albüm yayınlaması takdire şayan bir hareket. Albüm yayınlama periyodlarına ilaveten, Enslaved'in geçmiş ve gelecek konser grafiğine bakarsak nasıl bir performanstan bahsettiğim daha iyi anlaşılır.

Hızlı, alçalan ve yükselen enerjik grafik, yoğun hissiyatlı, temiz (clear) vokalleriyle melankolik olduğu kadar brutal vokalleriyle yere kolayca basmanıza izin vermeyen bir müzikalite.

Grubun resmi web sitesinde (www.enslaved.no) yayınlanan yeni albüm haberiyle birlikte albümle ilgili olarak yapılan yorumlar, grubun "Isa" 2004 ve "Ruun" 2006 albümleriyle progresif/deneysel metal müziğin liderleri arasına katıldığı yönünde.

Yeni albüm "Vertebrae" için yapılan tanımda ise, yeni albümün grubun kendi tarihçesi içerisinde bir yolculuk olduğu vurgulanıyor. Dahası, Vertebrae albümüyle grubun korkunç ve vahşi eski sounduyla müstakbel progresif melankoli tarzı arasında bir geçişten bahsediliyor. Bu da 'Tool ve Pink Floyd arası' savı ve örneğiyle pekiştirilmeye çalışılıyor. Bu yorum mutlaka plak şirketine aittir - öyle tahmin ediyorum, öyle olmasını umuyorum.

Ancak dikkatli baktığımızda albüm mix'i Tool'la birlikte çalışmış Joe Barresi'ye ait. Albümün master'ını ise Led Zeppelin ve Metallica'yla çalışmış olan George Marino yapmış.

Yani Enslaved'in çalıştığı uzman kişiler açısından olaya baktığımızda, evrim geçirdiği yönündeki yorumlar - her ne kadar plak şirketi tarafından ticari kaygılarla yapılmış olsa da - pek de yanlış taraflara çekmiyor bizi.

Enslaved'in vardığı nokta ne olursa olsun, kendi tarz ve tavırlarını koruyacaklarından ve söylemek istediklerini çekinmeden söyleyeceklerinden hiçbir şüphem yok.

Albümdedeki parçalar şöyle:

1. Clouds
2. To The Coast
3. Ground
4. Vertebrae
5. New Dawn
6. Reflection
7. Center
8. The Watcher

Kendi adıma ben favori şarkımı seçmiş vaziyetteyim :)
'To The Coast' harbiden yayımcı firmanın yorumuna yaklaşan bir Pink Floyd'vari sounda sahip.
Atak ve brütal geçişlerdeki progresif ataklar bu melankolik havayı örtbas etmiyor, aksine ezgi bütünlüğünü güçlendiriyor.

Grubun Frost, Eld ve de Isa albümleri bana gerekende fazlasını vermişti bile. Enslaved bizi hep daha fazlasını (derin manada) istemeye alıştırmış, çıtayı yükseltmişti. Şimdi yine böyle bir albümle karşı karşıyayız gibime geliyor. Teknik harikalara yaratan, duygu-melodi-riff açısından yoğun duygulu, senfonik kaliteye ulaşmış olgun, anlamlı ve ifadeli bir albüm.

Enslaved taraflarından görünen manzarada bir yamukluk yok, aksine doyumsuz bir müzik keyfi ve duygu seli var. Tabloda eksik olan parca olarak değinebileceğim tek nokta grubun konser vermek üzere ziyaret edeceği yerler. Bana en yakın görünen, gidilebilecek nokta olarak Varşova'yı kestirdim gözüme. Hele şu albümü iyice bir özümseyeyim, gitmek basit iş. Polonya dediğin yer te şurada :)

Konser mekan ve tarihlerini şuradan görüyoruz:

Üzerinde uzun dinleme ve algılama eforları sarfedilecek taptaze bir Enslaved yapıtı.

Herkeste keyifli, afiyetli ve de hayranlık uyandıracak simalar yaratması dileğiyle...! favit'te oku

Hiç yorum yok: