10 Ekim 2008 Cuma

Kaderin Acı-tatlı Lezzeti


Veeeeee.....

Huzurlarınızda cennetten kovulmuşların marşı haline gelmiş Anathema!

Bu blog'da herhangi bir yazıyı okuyan bazı zatlar diyecekler ki - belki içinden belki de sesli - yahu bu yazar kişisi satanik mi, ate mi, nedir derdi?!?!?!

Buradaki yazıları tamamen hayata yüklenmeye çalışılan sembolik anlamlar ve edebi değerler çerçevesinde değerlendirmek gerek. Yazar kişisi bunu böyle algılamaktadır. Bu bir arayıştır, yazıların soft-copy'ye dökülerek kalıcı fikirler oluşturmak ve bu fikirlerin ışığında kafaya takılan sorulara yanıt aramaktır.

Bu açıklamayı da yaptıktan sonra Anathema hakkındaki düşüncelerime dönebilirim herhalde.

Liverpool'dan çıkma İngiliz saykolarıdır Anathema. Sayko (psycho) diyorum zira böylesine kırık ruh icraatlarını kolay kolay her müzikte bulamazsınız :)

Grubun tarihçesine göz attığımızda, Anathema'nın yeri ve duruşu bambaşkaydı. Çıkış noktaları death'in doom metalle harmanlanmasından oluşan kendilerine has melodik dışavurumuydu. Temiz vokallerle daha az uğraşan, daha çok sırtını brütal vokallere yaslamış bir Anathema vardı ilk albümlerinde - Serenades 1993. Ardından gelen The Silent Enigma (1995) dinleyiciyi gereken - ve de arrranan - muammanın içine, sessiz ancak sağlam adımlarla, sokmayı başardı.

Sessiz Muamma (enigma=muamma) 'daki çizgi psychedelic seviyeye ulaşmıştı. Müziğin death yönünden çok doom tarafına ağırlık verilmişti. Müzikle ve sözlerle verilen hayattan kopma mesajlarıyla, ölümcül olmanın maddi ağırlığı ve ruhsal hafifliği resmediliyordu resmen.

Anthema, My Dying Bride ve Paradise Lost aynı ekolün takipçileridir. Bu üçlünün arasından en yoğun deneyselliği icra edenler Anathema ve Paradise Lost'tur. Paradise Lost'a belki de bir sonraki yazıda değinirim ( Belli mi olur, Pink Floyd'la da sürpriz yapabilirim. P.Floyd için erken olabilir ancak, nitekim efenim henüz toyuz, hamız, pişmemişiz :D).

Anathema deneysellikte çok aceleci davranmamıştır. Her yeni albümle, dinleyiciyi yeni denemelere alıştıra alıştıra, dinleyicinin gönüllü olarak asimile olmasını sağlamıştır.

Sessiz Muamma'ya geri dönersek, Restless Oblivion'un atmosferik girişiyle başlayan, Shroud of Frost'tan içsel bir gerilim ve öfkeyi sezdiğimiz, ...Alone'da tuhaf bir sakinlik havasına şahitlik ettiğimiz, Sunset of Age'de bir önceki sakinliğin biribirine karışan ancak harmoniyi elden bırakmayan ses ve sözcüklerle bozulmasına, Nocturnal Emission'da şeytani bir ızdırap ve sınamayla karşı karşıya olduğumuz bir ortam, Silent Enigma'daki deyişle 'a mind's escape' ( bir zihnin kaçışı) bir sonraki parça olan Ölen Dilek (A Dying Wish)'e güzel ve anlamlı geçişiyle böylesine bir albümdür The Silent Enigma. Birkaç farklı ruh haleti içerisinde yolculuktur. İnsansı dilek ve hissiyatların şeytani yüzlere bürünmesiyle [hissederek] dinleyeni oturduğu ya da durduğu yere kolayca zımbalayabilir.

Fakat, asıl hakkında yazmak istediğim albüm olsa olsa Alternative 4'dur. Bu kadar anlamlı, hissiyatlı, akıntısına kapılanları - kapılmamakta ısrar edenleri ise daha sonradan - dumura uğratan bir çalışma aynı kalıplar dahilinde var mıdır bilemiyorum.

Alternative 4 albümü ilk defa elime geçtiğinde Moskova'da tineycırlığımın son zamanlarını tüketmekteydim :) Anathema aynı sene bu leziz - patlıcan gibi aşağı yukarı :D - albümü yayınlamaya karar verirler. Alternative adını görür görmez içimden, umarım yumuşama yoluna gitmemişlerdir diye geçirdim. Sevdiğim birçok grup yeni albümlerinde müzikteki sertlikten ayrılma yolunu seçiyordu. Anathema'dan da aynısını beklemek istemiyordum. Bu İngiliz saykolarına saygım, sevgim ve aşinalığımdan dolayı albümü almamazlık gibi bir harekette bulunamazdım.

Albüm alınır, Moskova'nın eşsiz metrosunda discman'e takılır, ilk parça başlar...

Başlar başlamasına fakat, ilk duyulan ezgiler piyanodan çıkmaktadır. İşte bu olmadı diye geçiririm içimden. Tam da bunu istemezken, kardeşim piyanoyu müziğe dahil etmek için neden kastınız ki? Nedir yani bu şimdi?

Anathema sertliği uçup gitmiş zannederken, Alternative 4'da yeni bir Anathema keşfettim. Çok daha melankolik, çok daha insancıl, çok daha konunun özüne inen şarkı sözleri. Kendimi mi buldum ne dedim hatta, içimden yine :)

Bulunduğunuz yerin neresi olduğuna bakılmaksızın Alternative 4'la içine girdiğiniz dünya bambaşkadır. Albüm satırlarının yazarının hayatına girmeye çalıştığınızda, anlatılan deneyimlerin sizin kendi karşılaştığınız olayların muhakemesine itelediğini hissedebilir, böylece gerçeklikten çok kolayca kopabilir, Alterntive 4'un büyüsüyle tırmandığınız bulutların üzerinde başkalarının yaşantılarıyla birlikte kendinizi de o yükseklikten seyredebilirsiniz.

Anathema'nın size bahşettiği yükseklikte damarlarınızda akan asil kanın basıncının kontrollü şekilde sakinleştiğini fakat, bu fiziki sakinliğin ruhsal sakinliğe faydası olmadığını da görürsünüz ayrıca.

Fazla uzatmaya gerek yok. Empty isimli parçada hayatı dolu dolu yaşadığımızı zannederken aniden boşluğa düşmemizle ayaklarımız yere daha sağlam bastıktan sonra anlarız ne kadar 'boş' olduğumuzu. Ne kadar da çabalayıp bocalasanız, bir kere 'boş'luğunun farkına varan bunu geriye döndüremez. Bu açıdan, kendi kendimize beynimizin kıvrımlarında yarattığımız - öz kendimizle veya başkasıyla alakalı - hileli hayal oyunları bazen, akıl sağlığımızı koruması yönünden, gerçekleri bilmekten çok daha sağlıklı olabilir.

Regret var bir de. Hayatta hep keşkelerle yaşamayı sevidiğimizden keşkenin de bizzat fanatiği oluruz. Ah keşkem, ah keşkem sadece ticari emellerle yaratılmamıştır bence. Kanımızda var.

Regret aslında biraz da Empty'nin genişletilmiş versiyonudur gibime gelir. Bahsettiğim boş/nötr mutluluk haliyle bilmediğinin farkında olsan da olmasan da değişen çok fazla birşey yok. Ancak, eskiden asla bilmediğin birşeyin şu anda da farkında olmama isteğidir adama koyan. Burada başlar hayatın acı-tatlı lezzeti! Başladığı yerde de senin gücün tükenmiştir artık. Çünkü sen pişmanlıkların olmadan yaşamayı öğrenememişsindir zaten.................

Albümün tamamı biribirini takip eden düşünce silsilelerinden oluşuyor. Birbirlerinden kopuk halde de varolabilecek güçte parçalarla dolu Alternative 4. Fakat albüm birlikteliği dinleyicinin üzerindeki algıyı ve anlamı çok daha güçlü kılıyor. Ayrıca grubun Pink Floyd'a en çok yaklaştığı noktadır bence bu albüm. Dinleyin, karşılaştırın.

Daha sonraki albümlerinden Judgement ve A Fine Day To Exit çok fazla birşey uyandırmadı bende. Gerekli vakti ve sabrı ayıramadım belki de albümleri hazmetmeye çalışırken :-)

A Natural Disaster fena bir Anathema albümü değildir. Eski ruh değişmiştir artık. Ancak her zaman yeni, farklı ancak yine de gerçek ve güzel hisler yakalanabiliyor Anathema'da. Özellikle Flying ve Electricity isimli parçalarda....

Anathema, yaygın kanının aksine dışlanmışlık değildir. Anathema, tanrıya kul tarafından sunulandır. Neyi nasıl sunduğunuzun büyük önemi var tabi ki...

Kimin gönlünden ne koparsa! favit'te oku

Hiç yorum yok: